RİSALE-İ NUR, KUR'AN, HADİS, İSLAM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Insan, öyle bir nüsha-i câmiadır ki: Cenab-ı Hak bütün esmasını, insanın nefsi ile insana ihsas ediyor.” (Sözler) Cümlesini açıklarmısınız?

Aşağa gitmek

Insan, öyle bir nüsha-i câmiadır ki: Cenab-ı Hak bütün esmasını, insanın nefsi ile insana ihsas ediyor.” (Sözler) Cümlesini açıklarmısınız? Empty Insan, öyle bir nüsha-i câmiadır ki: Cenab-ı Hak bütün esmasını, insanın nefsi ile insana ihsas ediyor.” (Sözler) Cümlesini açıklarmısınız?

Mesaj  igsirli Cuma Mayıs 15, 2009 3:06 pm

Insan, öyle bir nüsha-i câmiadır ki: Cenab-ı Hak bütün esmasını, insanın nefsi ile insana ihsas ediyor.” (Sözler) Cümlesini açıklarmısınız?



Nüsha-i câmia denilince hayalimizde hemen bir kitap canlanır. O kitabın bir bölümü yahut bir sayfası, kitabın tamamında geçen bilgileri, özet olarak, verebiliyorsa, o kısım bir nüsha-i camiadır; yani “toplu, toplayıcı, bütünün tamamını içine alan” bölüm.

İşte kâinat kitabında insanın durumu böyledir.

Mesnevî-i Nuriye’de, “Kâinat bir şeceredir. Anasır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir.” buyuruluyor.

Bu vecizede, kâinat insan meyvesi veren bir ağaca benzetilmiştir. Meyve, ağacın nüsha-i camiasıdır. Ondaki çekirdek, ağacın bütün programını içine almaktadır.

Bütün varlık âleminde tecelli eden İlâhî isimlerin, insanda da tecelli etmesi bakımından insan nüsha-i camia olmuştur.

Kâinatın yapı taşları olan bütün elementlerin insanda da görev yapmaları yönüyle de insan nüsha-i camiadır.

Varlık âleminin şehadet ve gayb olmak üzere ikiye ayrılması gibi, insanda da bir görünen beden, bir de görünmeyen ruh ve his dünyası bulunması noktasından da insan nüsha-i camiadır.

İnsan, kâinattaki birçok âlemleri temsil edecek özelliklere, yahut nümunelere sahiptir. Levh-i mahfuzun insandaki numunesi hafıza, âlem-i misalinki hayal, melekler âleminin misalleri insan ruhunda kaynaşan hislerdir. Bu yönüyle de insan nüsha-i camiadır.

“Evet nasılki insanın anasırları, kâinatın unsurlarından; ve kemikleri, taş ve kayalarından; ve saçları nebat ve eşcarından; ve bedeninde cereyan eden kan ve gözünden, kulağından burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı suları, Arz’ın çeşmelerinden ve madenî sularından haber veriyorlar, delalet edip onlara işaret ediyorlar. Aynen öyle de; insanın ruhu âlem-i ervahtan ve hâfızaları Levh-i Mahfuz’dan ve kuvve-i hayaliyeleri âlem-i misalden... ve hâkeza her bir cihazı bir âlemden haber veriyorlar. Ve onların vücutlarına kat’î şehadet ederler.” (Lem’alar)

Bu cami nüshanın, çok önemli bir özelliği, cümlenin ikinci kısmında şöylece nazara veriliyor:

“Cenab-ı Hak bütün esmasını, insanın nefsi ile insana ihsas ediyor.”

İnsan, cismen küçük olmakla birlikte, bu hissetme kabiliyetiyle yerleri, gökleri çok gerilerde bırakan bir mükemmelliğe erişiyor. Dünyamızı ve diğer gezegenleri etrafında çeviren Güneşin kuvveti, insanın o küçücük kuvvetiyle mukayese edilmeyecek kadar büyüktür. Ne var ki, güneş o azim kuvvetine rağmen ‘kuvvet’ ve ‘kudret’ kavramlarını hissedemiyor, ama insan o küçük kuvvetiyle bu kavramları hissediyor; onlar hakkında az da olsa fikir sahibi olabiliyor.

Aynı şekilde, bütün âlemler İlâhî irade ile tanzim ve idare edildikleri halde, bu küllî iradenin gafilidirler. Ama insan, o cüz’î iradesiyle irade kavramını hissetmekte, ne demek olduğunu bilmektedir.

Bu gerçeğin nice örnekleri vardır.

Dünyanın sahip olduğu araziler ve denizler yanında, insanın sahip olduğu yüz metrekarelik evi, yirmi metrekarelik bahçesi ve ona yerleştirdiği küçücük havuzu görülemeyecek kadar küçüktür. Ama, insan ‘malik olma’ kavramını bilme konusunda, yer küresinden sonsuz denecek kadar ileri bir seviyededir. O, bu az servetine rağmen, malikiyeti hissetmekte, onun ne demek olduğunu bilmektedir. Dünya ise bundan gafildir.

Öte yandan ilmin, merhametin, affetmenin, gazaplanmanın, ceza vermenin, ikramda bulunmanın... ne demek olduğunu da insan biliyor ve bunların her biri bir İlâhî sıfat, isim, yahut şe’n hakkında onu marifet sahibi kılıyor.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

igsirli
Admin

Mesaj Sayısı : 271
Kayıt tarihi : 10/05/09
Yaş : 38
Nerden : erzurum

http://diniislam.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics
» Cenâb-ı Hakk’ın bütün esmasıyla hakikî bir surette tecelliyatı var. Bütün eşyanın, O'nun icadıyla bir vücud-u ârızîsi vardır. (Lem’alar) Cümlesini açıklarmısınız ?
» Hayatını, gençliğini, baharı, dünyayı ve güzel şeyleri seven bir insan, nasıl bütün sevgilerini toplayıp Cenab-ı Hakka verebilir?
» Cenâb-ı Hak tarafından insanlara verilen benlik ve hürriyet, uluhiyet sıfatlarını fehmetmek üzere bir vâhid-i kıyasî vazifesini görüyor. (Mesnevî-i Nuriye) Cümlesini açıklarmısınız?
» Hakikat kat’iyyen iktiza eder ve hikmet yakinen ister ki, zemin gibi, semavatın dahi sekeneleri bulunsun ve zişuur sekeneleri olsun ve o sekeneler o semavata münasip bulunsun. (Sözler) Cümlesini açıklarmısınız?
» Insan hürriyetini sınırlandırmak, insana bir sıkıntı ve zulüm değil midir?

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz