Cenab-ı Hak ,Hak Yolda Olanlara Yardım Ettiği Halde, Şeytanların Galip Gelmelerinin Hikmeti Nedir?
1 sayfadaki 1 sayfası
Cenab-ı Hak ,Hak Yolda Olanlara Yardım Ettiği Halde, Şeytanların Galip Gelmelerinin Hikmeti Nedir?
Cenab-ı Hak ,Hak Yolda Olanlara Yardım Ettiği Halde, Şeytanların Galip Gelmelerinin Hikmeti Nedir?
Cenab-ı Hakk, Rahmet ve İnayetiyle Hak Yolda Olanlara Yardım Ettiği; Şeytanların Îcad Cihetinde Hiç Bir Medhalleri Olmadığı Halde, Galip Gelmelerinin Hikmeti Nedir?
Hikmeti ve sırrı şudur ki: Ekseriyet-i mutlaka ile dalalet ve şerr, menfîdir ve tahribdir ve ademîdir ve bozmaktır. Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve hayır, müsbettir ve vücudîdir ve imar ve tamirdir. Herkesçe malûmdur ki: Yirmi adamın yirmi günde yaptığı bir binayı, bir adam, bir günde tahrib eder. Evet bütün âzâ-yı esasiyenin ve şerait-i hayatiyenin vücuduyla vücudu devam eden hayat-ı insan, Hâlık-ı Zülcelal'in kudretine mahsus olduğu halde; bir zalim, bir uzvu kesmesiyle, hayata nisbeten ademî olan mevte o insanı mazhar eder. Onun için 'Et-tahribü eshel' durub-u emsal hükmüne geçmiş.
İşte bu sırdandır ki: Ehl-i dalalet, hakikaten zaîf bir kuvvet ile pek kuvvetli ehl-i hakka bazan galib oluyor. Fakat ehl-i hakkın öyle muhkem bir kal'ası var ki, onda tahassun ettikleri vakit, o müdhiş düşmanlar yanaşamazlar, bir halt edemezler. Eğer muvakkat bir zarar verseler, VEL AKİBETU LİL MUTTAKİN sırrıyla ebedî bir sevab ve menfaatle o zarar telafi edilir. O kal'a-i metin, o hısn-ı hasin ise, şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ve sünnet-i Ahmediyedir (A.S.M.).
(13. Lem'a
Cenab-ı Hakk, Rahmet ve İnayetiyle Hak Yolda Olanlara Yardım Ettiği; Şeytanların Îcad Cihetinde Hiç Bir Medhalleri Olmadığı Halde, Galip Gelmelerinin Hikmeti Nedir?
Hikmeti ve sırrı şudur ki: Ekseriyet-i mutlaka ile dalalet ve şerr, menfîdir ve tahribdir ve ademîdir ve bozmaktır. Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve hayır, müsbettir ve vücudîdir ve imar ve tamirdir. Herkesçe malûmdur ki: Yirmi adamın yirmi günde yaptığı bir binayı, bir adam, bir günde tahrib eder. Evet bütün âzâ-yı esasiyenin ve şerait-i hayatiyenin vücuduyla vücudu devam eden hayat-ı insan, Hâlık-ı Zülcelal'in kudretine mahsus olduğu halde; bir zalim, bir uzvu kesmesiyle, hayata nisbeten ademî olan mevte o insanı mazhar eder. Onun için 'Et-tahribü eshel' durub-u emsal hükmüne geçmiş.
İşte bu sırdandır ki: Ehl-i dalalet, hakikaten zaîf bir kuvvet ile pek kuvvetli ehl-i hakka bazan galib oluyor. Fakat ehl-i hakkın öyle muhkem bir kal'ası var ki, onda tahassun ettikleri vakit, o müdhiş düşmanlar yanaşamazlar, bir halt edemezler. Eğer muvakkat bir zarar verseler, VEL AKİBETU LİL MUTTAKİN sırrıyla ebedî bir sevab ve menfaatle o zarar telafi edilir. O kal'a-i metin, o hısn-ı hasin ise, şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ve sünnet-i Ahmediyedir (A.S.M.).
(13. Lem'a
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz