RİSALE-İ NUR, KUR'AN, HADİS, İSLAM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur’a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?'

Aşağa gitmek

Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur’a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?' Empty Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur’a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?''

Mesaj  igsirli Cuma Mayıs 15, 2009 3:04 pm

Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur’a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?'


BU FIKRA BİR DERECE MAHREMDİR
YALNIZ HASLARA MAHSUSTUR
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Çok defa hatırıma geliyordu ki: 'Neden herkesten ziyade medreseden çıkanlar Risale-i Nur’a sarılmaları lazımken, en ziyade çekinen, onlardan resmi vazifeyi alanlardır?'
Şimdi birden hatıra gelen cevabın biraz kısmını beyan etmek lazım geldi.
Evvela: Gizli münafıklar, aleyhimizde büyük makamlarda olanların bir kısmını istimal ederek resmi bir tarzda şiddetli propaganda etmelerinden, bütün resmi memurlar ürkmeye ve çekinmeye mecbur olmuşlar. Onlar içinde dahi enaniyetli ve evhamlı ve bid aları kabul eden hocalar, daha ziyade çekinmeye başlamışlar, kendilerine bir özür, bir bahane aramışlar.
Risale-i Nur dan İşarat-ı Sebanın bidacılara şiddetli tokadı ve Sekizinci ve On sekizinci Lemada İmam-ı Ali’nin (r.a.) Ercüze de, ulemaü’s-su hakkında dehşetli tokadı; ve bidalara bir derece ve bir cihette müsait olan Vehhabilik mezhebini perde altında kabul edenler, Yirmi Sekizinci Mektubun, Vehhabiler hakkındaki meselenin tokadı; ve Kur’ân tercümesini yapan ve Kur’ân yerinde tercümesinin okunmasına cevaz gösterenlere Risale-i Nur’un şiddetli tokatları, ve derd-i maişet zarureti ve mevki-i içtimaide haysiyetini düşünmeleri sebebiyle hocalar, hatta İstanbul un eskide dost hocaları, kaçmaya ve az bir kısmı, tenkide çalışmaya, hatta, Al-i Beyt ve İmam-ı Ali’ye adavetleri bulunan müfrit Vehhabilik hesabına Risale-i Nur’un Al-i Beyt ve İmam-ı Ali’nin bir manevi hediyesi ve eseri olmasından, itiraz etmeye başlamışlar. Fakat biz, İstanbul alimlerinden kızmıyoruz, belki bir cihette memnunuz. Çünkü başkalara nisbeten ilişmiyorlar. Hem merhum Fetva Emini Ali Rıza ve merhum Ahmed Şirani ve merhum Şevket Efendi ve merhum Mehmed Akif gibi insaflı, Risale-i Nur u fevkalade takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum zatların hatırı için, biz İstanbul hocalarına dostuz, onlardan gücenmeyiz. İnşaallah, bir zaman Yirminci Lem a-i İhlas kendini onlara okutturacak, o eski dostları da yeni dostlar yapacak.
Kardeşlerim, herkes sizin gibi sebatkar olamaz. Perde altında Nurcuların kuvve-i maneviyelerini kırmak için bazı hocalar vasıta oluyorlar. Aldanmayınız ve sarsılmayınız ve onlarla münakaşa etmeyiniz. Mümkün oldukça dostane muamele ediniz, 'Biz onlarla kardeşiz' deyiniz. Ve bu pusuladaki noktaları unutmayınız, ta sizi aldatmasınlar.
Hüsrev in himmetiyle daireye giren ve Nurun yeni şakirtlerinden bana mektup yazan Hatice ve Rabia, haslar içinde kabul edildiler. Ve çok alakadar olduğum Barla da hararetle Bahri ve evladı ve Eyyub ve Ali ve Mehmed ve Süleyman ların gayretleriyle Nurlar dersine çalışmaları beni sevinçle ağlattırdı. Ben bütün Barla halkına, hususan Süleyman lar ve Bahri ve Mehmed ler ve Mustafa lar, eski zamanda Nurlara kıymettar hizmet eden Şamlı Hafız Tevfik ve mübarek Hafız Halid ve İmam Hakkı Efendi ve Muhacir Hafız Ahmed ve evladı ve ahfadı ve Şem i ve bana çok hizmet eden Abdullah Çavuş ve oradaki komşularıma ricalen ve nisaen binler selam ve dua ederim ve mübarek aylarda dualarını isterim.
Bahri ve evlatları üç Asa-yı Musa yazdıklarını şimdi haber aldım. Muhacir Hafız Ahmed ile Barla da kardeşlerimizin hesabına hem Kazım ın, hem berber Mehmed in ciddi halisane mektupları Lahikaya girmeye hak kazandılar. Ve Bahri nin güzel manzumesi, küçük bir medrese-i Nuriye hesabına tam girebilir.
Medar-ı hayret bir latif inayettir ki, Büyük Mustafa yı (r.h.) aynen merhum Abdurrahman gibi hem sadakatiyle, hem kalemiyle, hem iktidarıyla Nurlara hizmet edeceğini kalbime ihtar edilmesiyle o zamanda Abdurrahman ın vefatını unutmaya çalıştım. Hakikaten Küçük Ali, o hatıra-i gaybiyeyi kalem cihetinde dahi tam tamına tasdik ettirdi. Kardeşinin kalemini kendisi aldı. Sarı bıçağı, elmas kılıcı yaptı. Demek o zaman, onu da mübarek Mustafa nın ruhunda hissetmiştim.
Hem Muhacir Hafız Ahmed i hem bana, hem Nurlara alaka ve sadakat noktasında Nurların birinci talebesi ve fedakar bir naşiri kalben hissetmiştim. Halbuki kalemle hizmete muvaffak olamadı. Çok defa o gaybi hissimi tahattur ederdim. Sonra, birden hem oğlu Kazım, hem damadı Bahri, hem diğer damadı berber Mehmed ondan his ve ümid ettiğim metinane hizmeti fevkalade bir alaka ve sadakatle tam tamına yerine getirmeye, çalışmaya başladılar. Hatta hafideleri dahi masum şakirtler içine girmişler. Umuma selam.
Said Nursi
• • •

Emirdağ Lahikası, Sayfa 143

igsirli
Admin

Mesaj Sayısı : 271
Kayıt tarihi : 10/05/09
Yaş : 38
Nerden : erzurum

http://diniislam.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz